Akeo
Menekşe 2 Caddesi No: 20/11 Kızılay - ANKARA
Akeo
bilgi@akeo.org.tr
Akeo
0 312 231 45 40
İlkelerimiz

Odamız ve Üyelerimizle İLKLERİMİZ;

 

     İlk;Kantin Kiralarında Stopajı biz kaldırdık.

 

     İlk; 2007 Yılında Kola ve Cips Yasağını biz kaldırdık ve caydırılmasını sağladık.

 

     İlk;Bakkallık,Aşçılık,Pastacılık,Tatlıcılık vb. belgelerle ihaleye girişi biz yasaklattık.

 

     İlk; Kermeslerde gıda satışını bakanlık görüşüyle biz yasaklattık.

 

     İlk; Çocukların teneffüste dışarı çıkmasını biz yasaklattık.

 

     İlk; Ölen üyemizin varislerine sözleşmeyi biz devir yaptık.

 

     İlk; Cumartesi günleri hizmet veren oda biz olduk.

 

     İlk; Kendini şikayet ederek denetim isteyen oda biz olduk.

 

     İlk; Banka Havale ücretlerini biz düşürdük.

 

     İlk; Cumartesi günü çıraklık eğitimi kurs iznini aldık.

 

     İlk; Kantincilik kurslarını biz düzenledik.

 

     İlk; Esnaflık belgesinin Ustalık belgesiyle değiştirilmesini biz sağladık.

 

     İlk; Su aboneliğini okulların yaptırmasını sağladık

 

     İlk;Okul Aile Birliğinin yasal temsilcisin Milli Eğitim Bakanlığı olduğunu mahkeme kararıyla biz tescil ettirdik.

 

     İlk; Kantinlerin ilaçlamasıyla ilgili uygulamayı biz başlattık.

 

     İlk; Atık yağların toplanmasıyla ilgili çalışmayı biz başlattık.

 

     İlk;Domuz gribiyle ilgili kira alınmaması talebini biz yaptık.

 

     İlk;Meslek Standardı Hazırlama başvurusunu biz yaptık.

 

     İlk;3308 Sayılı yasa kapsamına alınmaya, amatörce hazırlanması ve mesleğe hizmet etmemesi nedeniyle reddedilmesi talebini tek biz yaptık.

 

     İlk; İhalelerde ustalıkla ilgili öncelik hakkı davasını biz kazandık.

 

     İlk;M.E.B.APKK 2005-75 Sayılı genelgeye karşı 5 Yılın geri dönük uygulanmasına karşı davayı biz açıp kazandık.

 

     İlk;Danıştay’a 11 Nolu Sirkülerin (2 Nolu KDV) İptali davasını biz açtık.

 

     İlk;Kantinlerde döner satılabileceğine dair görüş yazısını biz aldık.

 

     İlk;Yönetmelik taslağını biz hazırladık.

 

     İlk; İhalelerde Geçici Mesleki Yeterlilik ve Sonrasında Adına Kayıtlı kantin olmadığına ve İhaleden men yasağı bulunmadığına dair yazıların Kantinciler odalarından alınmasını 5362 Sayılı yasa kapsamında biz talep ettik ve genelgelere eklettik.

 

     İlk;Örnek İhale şartnamesini biz hazırladık ve Türkiye’de sadece Ankara’da tektip şartname uygulamasını başlattık.

 

     İlk; İhalelerde katılımcılardan Portör Muayene raporu istenmesini şartnamelere biz eklettik.

 

     İlk; Kantin işletmeciliği Meslek dalının satış elemanlığı alanından çıkarılması talebini Mesleki Eğitim Kuruluna TESK aracılığı ile biz yaptık.

 

     İlk;300 Sayılı Milli Emlak Tebliğinin kantinler ve aile birliklerin ile ilgili kısmının Okul Aile Birliği yönetmeliği ile örtüşmediğini tebliğin ilkokullarla liseleri ayrı değerlendirmesine de vurgu yaparak tebliğdeki kantinlerle ilgili kısmın iptal edilmesi talebini biz yaptık.

 

     İlk;Bayan üyeleri yönetimde 2 kişiyle temsil hakkı sağlayan kantinciler odası biz olduk.

 

     İlk;Birçok Kantinciler odasının ve derneğinin kuruluş genel kurullarını biz yaptık.

 

     İlk;Toptancı firmalardan bağış almayı değil, üyelere iskonto almayı ilke edinen oda biz olduk.

 

     İlk; Sözleşmelerin 5 yıl daha uzatılacağını Türkiye ilk bizden öğrendi.

 

     İlk; Okul Aile Birliği Yönetmeliği komisyonlarında oda başkanımız görev aldı.

 

     İlk; Bütün üyelerinin kalfalık ve Ustalık belgesi,başvuru, kayıt,sınav tarihi ve belge hizmetlerini biz yürüttük.

 

     İlk;Ustalık Sınavlarını Eylül Ayında okullar açılmadan önce, Şubat ayında 15 Tatil İçinde ve Haziran ayında okullar kapandıktan sonra yapılmasını biz talep ettik.

 

     İlk;Kuruluşundan bugüne tekdüzen muhasebe sistemi uygulayan oda biz olduk.

 

     İlk; Kati teminatları kiranın 6 katından yıllık kiranın %6’sına biz düşürdük.

 

     İlk;Bakanlığa sözleşme,şartname,ve yönetmelik taslaklarını biz sunduk,

 

     İlk;En detaylı fiyat tarifesini biz çıkarttık,

 

     İlk;Maliye Bakanlığına Damga vergisinin kaldırılması talebini biz yaptık,

 

     İlk;15 Tatilde Kiranın kaldırılması talebini biz yaptık.

 

     İlk;Eylül Ayı Kirasının Ay Sonunda ödenmesi talebini Bakanlığa biz yaptık

 

     İlk;Kantinde Kırtasiye Satışı yapılması hususunun sözleşmeye eklenmesi talebini biz yaptık.

 

     İlk;Vefat eden üyelerin yakınlarına sözleşmenin devrinin yapılması şartının sözleşmelere eklenmesi talebini biz yaptık.

 

    İlk,Kiranın öğrenci azalması, yangın, deprem, su baskını, yüksek enflasyon, ekonomik kriz, bölgenin sosyo ekonomik koşullarındaki olumsuz değişiklikler ve benzeri durumda kiranın düşürülmesi, konusunun sözleşmelere eklenmesi talebini bakanlığa biz yaptık.

 

     İlk; Arz Bedelinin kantinci tarafından aile birliğine ödenmesi aile birliklerince ise milli emlak müdürlüklerine ödenmesi hükmünün sözleşmelere eklenmesi talebini biz yaptık.

 

     İlk ;Yüklenicinin kusuru olmaksızın herhangi bir nedenle (Deprem,yangın,kar,sel,salgın hastalık vb gibi) eğitim ve öğretime ara verilmesi durumunda okulun kapalı olduğu süreler için kira ödenmez. Hükmünün sözleşmeler eklenmesi talebini Milli Eğitim Bakanlığı’na biz yaptık.

 

     İlk, Zorunlu askerlik görevi sebebiyle yüklenicinin geçici olarak işinin başında bulunamaması halinde, şahsi sorumluluğu devam etmek kaydıyla, askerlik görevinin bitimine kadar kantin ihalesine girme şartlarını taşıyan birisini noter vekaleti ile vekil tayin edebilir. Hükmünün sözleşmelere eklenmesi talebini biz yaptık.

 

     İlk, Kantinlerde elektrik, su ve doğalgaz gibi tesisatın ilk işlem ve giderlerinin aile birliğince ödenmesi hükmünün sözleşmelere eklenmesi talebini biz yaptık.

 

     İlk, Kantinlerde oda fiyat tarifesi kullanılması hükmünün sözleşmeler eklenmesi talebini biz yaptık.

 

     İlk;Üyelerinin Sözleşmelerini imza yetkisi alan meslek biz olduk.

 

     İlk; Üyelerinin Sabit tesis ve Muhammen bedel tespitini yapan meslek dalı ve odası biz olduk.

 

     İlk; Odadan Borcu yoktur yazısı istenmesini biz sağladık.

 

     İlk,Yemekhanelerin işletme yetkisinin kantincilere yazılı olarak teklif edilmesi talebini ve uygulamasını biz yaptık.

 

     İlk,Sözleşmeden kefilin çıkarılması ve sözleşmenin 2 nüsha düzenlenmesi teklifini Milli Eğitim Bakanlığına biz yaptık.

 

   İlk,Okul Aile birliklerinin keyfi kermes yapmaması için Yönetmeliğe Kermeslerin M.E.B.Sosyal Etkinlikler yönetmeliğine göre yapılması yönünde madde eklenmesini biz sağladık.

 

Alternate Text
AHİ EVRAN

 

     Ahî Evran'ın hayatıyla ilgili son yıllarda yapılan araştırmalar, onun kişiliği üzerindeki sis  perdelerini dağıtmış ve hayatı hakkında daha geniş bilgilere  ulaşılmasını sağlamıştır.  Ahî Evran'in tam adı Şeyh Nasreddin Mahmut el-Hoyî'dir. Hoyî nispetinden de anlaşılacağı gibi, Ahî Evran aslen Azerî Türklerinden olup, Azerbaycan'ın Hoy kasabasındandır. Ahî Evran'in tahminî olarak Hicri 567 (Miladi 1175)'de Hoy'da doğduğu  ve 93 yıl yaşadığı, büyük bir ihtimalle Türkmenlerin devrin Selçuklu sultanına karşı başlattıkları Kırşehir isyanında öldürüldüğü ifade edilmektedir(2). Ahî Evran lakabı ile meşhur olan Şeyh Nasreddin Mahmut el Hoyî'nin çocukluğu ve ilk eğitim dönemi, memleketi olan Azerbaycan'da geçtikten sonra, Horasan'a giderek Fahrettin Razî'nin eğitim halkasına katılır ve ondan feyz alır. Fahrettin Razî'nin büyük kelâm âlimi olması, Şeyh Nasreddin Mahmud'un da eğitim halkasında Şer'i ilimleri öğrendiğini ortaya koymaktadır. İlk tasavvufî terbiyesini Horasan ve Maveraunnehir'de Yesevî dervişlerinden alır. Zaten adı geçen yerlerde Yesevî tarikatı yaygındır Horasan'daki tasavvufî düşünceden feyz alması ve onun Horasanlı oluşu, yetiştiği ortam dolayısıyla, düşüncesinin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Daha sonra Hac seyahati için memleketinden ayrıldığı ve bu seyahat esnasında Şeyh Evhad'ud-Din Kirmanî ile tanıştığı ve ona murîd olduğu bilinmektedir.Ahî Evran, şeyhi olan Evhad'ud-Din Kirmanî'nin kızı Fatma ile evlenerek aynı zamanda damadı olmuştur. Ahî Evran kayınpederi ve şeyhi olan Kirmanî ile beraber Abbasî Halifesi Nasır Lidinillah tarafından Anadolu'ya gönderilmiştir. Anadolu'ya gelen Ahî Evran ilk önce Kayseri'ye yerleşmiş ve burada bir debbağlık atölyesi kurmuş, Şeyhi ile beraber Anadolu'nun şehir, kasaba ve köylerini dolaşarak Ahîlik anlayışının yayılmasına ve teşkilatlanmasına öncülük etmiştir Ahî Evran devrin Selçuklu sultanı I. Alaaddin Keykubat tarafından sevilmiş ve sultana  yakın olmuştur. Bu devirde tarikat pirlerinin, siyasî faaliyetlere iştirak ettikleri, hatta bazen sultanların üzerlerindeki nüfûzlarının hissedildiği bilinen bir gerçektir. Ahî Evran, Mürşidu'l-Kifaye ve Yezdân Şınaht isimli eserlerini Konya'da sultan Alaaddin Keykubad'a sunmuş ve onun isteği ile İbn Sîna'nın "Risale fi'n-Nefs'in Natıka" isimli  eserini Farsça'ya çevirmiştir. Sultanın oğlu tarafından (II. Gıyaseddin) zehirlenerek öldürülmesinden sonra, Ahî Evran'ın devrin sultanı ile münasebeti azalmıştır. Çünkü, devrin sultanı II. Gıyaseddin'e karşı komplo hazırlamakta olan sadrazam Sadettin Köpek tarafından kurulan bir teşkilata yardım etmekle suçlanan Ahî Evran ve birçok Ahî tutuklanarak, işkencelere maruz kalmışlardır. Aslında Ahîler II. Gıyaseddin'e karşı oldukları gibi, Ahî dostu olan Kemalettin Kamyar'ı öldürten Sadettin Köpek'e de karşı idiler. II. Gıyaseddin'in ölümü üzerine yerine geçen oğlu II. İzzeddin Keykavus, babası zamanında tutuklanan Ahî ve Türkmenleri serbest bırakmıştır. Beş sene tutuklu kalan Ahî Evran da serbest bırakılmış ve Denizli'ye gitmesine müsaade edilmiştir. Menakıb-nâmelere göre burada bahçıvanlık yapmış, Denizli'de belirli bir müddet kaldıktan sonra yerine talebesi ve müridi olan Ahî Sinan'ı halife bırakarak Konya'ya dönmüştür. Ahî Evran'ın Konya'ya dönüşü özellikle Mevlevîler tarafından hoş karşılanmamış, Moğol yönetimini benimseyen Mevlevîlerle Ahîler arasında çekişmelerin yeniden şiddetlenmesine zemin oluşturmuştur.

 

    Mevlevîlerle Ahîlerin arasında cereyan eden çekişmenin bir diğer sebebi de; Türkmenlerin, devlet yönetiminde bulunan Fars unsuruna karşı çıkmaları ve yönetimi ele geçirme arzusundan kaynaklandığı ifade edilmektedir. Mevlevîlerin Moğol yanlısı bir tavır takınmaları ve Ahîlerle olan çekişme ve mücadeleleri  Mevlânâ'nın şeyhi Şems-i Tebrizî'nin öldürülmesine kadar devam etmiş, Şems-i  Tebrizi'nin öldürülmesi üzerine Ahî Evran ,Hz. Mevlânâ'nın oğlu Ala'ud-Din Çelebi ile beraber Kırşehir'e gidip oraya yerleşmiştir

 

     Bir kısım Ahî ileri gelenleri de Moğol baskısının ulaşamadığı uçlara gitmişlerdir ki, bunlar ileride Osmanlı Beyliğinin kuruluşunda önemli rol oynayacaklardır.

 

     Başta Ahî Evran olmak üzere bütün Ahî müritleri diğer Türkmenlerle birlikte putperest Moğol istilasına ve Moğol yönetimini benimseyenlere karşı direnmişlerdir. Özellikle Kayseri şehrinde olan Ahîler bu direnişlere öncülük etmişler, fakat ihanete uğramaları neticesinde kılıçtan geçirilmişlerdir. Ahî Evren'in o sırada tutuklu oluşu katliamdan kurtulmasını sağlamıştır.II. İzzeddin Keykavus ile IV. Rukneddin Kılıçaslan arasında cereyan eden saltanat kavgası ve Moğolların Kılıçaslan'ı desteklemesi sonucu, Kılıçaslan tahta oturmuş, bunun üzerine II. İzzeddin Keykavus'u tutan Ahî ve Türkmen ileri gelenleri tekrar katliama tâbi  tutulmuşlardır. Bu arada Kırşehir Emirliğine Nureddin Caca tayin edilmiştir.Kırşehir'de ikâmet etmekte olan Ahî Evren ve diğer büyükler, bu tayine karşı çıkarlar ve ayaklanırlar. Ankara, Aksaray, Çankırı, Kastamonu ve Uçlarda isyanlar başlar ve en büyük isyan ve direniş Kırşehir'de olur. Kırşehir üzerine asker sevk edilir ve isyan edenler kılıçtan geçirilir. Bu isyanda Ahî Evren ve Mevlâna'nın oğlu Alaaddin Çelebi de muhtemelen öldürülmüşlerdir. 1261 yılına rastlayan bu hadise ile Ahî Evren'in hayatı son bulmuş, fakat fikirleri uzun yıllar varlığını korumuştur. Ahîlik anlayışı Osmanlı'nın sosyal hayatı vasıtasıyla günümüze kadar ulaşmıştır.

  

FİKİRLERİ 

 

     Ahî Evran olarak meşhur olan Şeyh Nasireddin Mahmut el-Hoyî, ilk eğitimini Yesevî tarikatının yaygın bir şekilde bulunduğu Azerbaycan'da almış ve daha sonra ünlü İslâm âlimi Fahrettin Razi'nin eğitim halkasına katılarak ondan ders almıştır. Kayınpederi ile birlikte fütüvvet anlayışını Anadolu'da yaymak için Abbasi Halifesi Nasır'ın elçiliğini de yapmıştır. Buradan hareketle Ahî Evran'in fikirlerinin oluşmasında etkin rol oynayan faktörler şu şekilde sıralanabilir:

- Yesevî Tarikatı

- Fahrettin Din Razi'nin tedris halkası 

- Kayınpederi Evhad'ud-Din Kirmani 

- Fütüvvet Anlayışı.

    Ahî Evran'ın yaşam biçimini etkileyen faktörler ve bu etkiyle oluşan, kendisini pir kabul edenleri derinden etki altına alan fikirleri ve fikirlerinin pratiğe dönüşümleri Ahîliğin anlaşılmasında önemli yer tutar. Bu fikirler iki kısımda incelenebilir:

 

1. Sanatkârlık

2. Cihat

 

     Ahî Evran'a göre Ahîliğe girenlerin bir sanata sahip olmaları gerekir. Çünkü Ahî helal kazanmakla görevlidir. Helal kazanmanın yolu kişinin kendi emeği ile geçinebileceği bir mesleğe sahip olmasından geçer. Ayrıca, zengin olan başkasına daha çok hizmet edebilir. Ahî Evran'a göre Ahî olan aynı zamanda cihat idealine de sahip olmalıdır. Çünkü, cihat Kur'an'da farz kılınmıştır. Ahî Evran iki ana başlık altında toplanabilen fikirlerini, Ahmet Yesevî gibi, halkın anlayacağı bir dille anlatmış ve yaymıştır. Esasında o eser yazacak kadar âlimdir. Ancak, Ahî Evren pratik hayata ağırlık vermiştir. Onun bu yaklaşımı, fikirlerinin  Anadolu'da çabuk yayılmasına sebep olmuştur. Ahî Evren Sünni, Şafiî ve Ehl-i Sünnet  çerçevesinde olan tarikat anlayışına sahip oluşu kesinlik kazanmış bulunmaktadır. Fıkıhta Şafiî mezhebine mensup olan Ahi Evran, müridlerine Kur'an ve Sünnet doğrultusunda fikirler telkin etmiştir.

 

     Ahîlerin hayatları ve yaşayışları incelendiğinde bu fikirlerin varlığı her zaman görülür. Ahîler, pirlerinin telkin ettiği Kur'an ve Sünnet hükümleri gereğince yaşamışlar ve çevrelerindeki kişilerle bu fikirler doğrultusunda ilişkide bulunmuşlardır.

BAŞKANIN OBJEKTİFİNDEN

Alternate Text
ANKARA KALESİ

 

     Yapılış tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Kentte askeri bir garnizon bulunduran Hititler tarafından yapıldığı sanılmaktadır. Ama bu düşünce arkeolojik verilere dayanarak doğrulanmamıştır. Hititlerden bu yana hep aynı yerde bulunan, Romalılar, Bizanslılar ve Selçuklular dönemlerinde birçok kez onarılan Ankara kalesi, tepenin yüksek bölümünü kaplayan iç kale ve çevresini kuşatan dış kaleden oluşur (dış kalenin 20′ye yakın kulesi vardır). Dış kale eski Ankara şehrini çevirir. İç kale yaklaşık 43.000 km2′lik bir yer kaplar. 14-16 m yüksekliğindeki duvarların üstünde çoğu 5 köşeli 42 kule vardır. Dış surları kuzey-güney doğrultusunda yaklaşık 350 m, batı-doğu doğrultusunda ise 180 m. boyunca uzanır. İçkalenin güney ve batı duvarları bir dik açı oluşturur. Doğu duvarı tepenin girinti çıkıntılarını izler.Kuzey yamaç ise farklı tekniklerle yapılmış duvarlarla korunur.Koruma düzeninin en ilgi çekici yanı; doğu,batı ve güney duvarları boyunca 15-20 m.’de bir yer alan 42 tane beşgen burçtur. Dışkale ile içkale,doğuda Doğukalesi’nde batıda hatip çayına bakan yamaçta birleşir. İçkale’nin güneydoğu köşesinde ise kalenin en yüksek yeri olan Akkale (Halk arasında Alitaşı)yer alır. Dört katlı olan iç kale Ankara taşından ve toplama taşlarla yapılmıştır. İç kalenin iki büyük kapısı vardır. Biri dış kapı, diğeri ise hisar kapısı adını taşır. Kapı üzerinde bir de İlhanlılar’a ait kitabe bulunur. Kuzeybatı kısmında Selçukluların yaptırdığını gösteren bir yazı bulunmaktadır. Duvarların alt bölümü mermer ve bazalttan yapılmıştır, üst kesimlerine doğru bloklar arasında tuğla bölümlerin büyük ölçüde zarar görmesine karşın, iç kale bozulmadan günümüze kadar gelmiştir. VIII ve IX.yy’larda kent istilalara uğrayınca, kaleyi hızla onarmak için, o sıralarda yıkıntı halinde olan Roma anıtlarının mermer blokları, sütun başlıkları, su yollarının mermer olukları kullanılmıştır. (bunlara özellikle iç kalenin güney yönünde rastlanır)

 

     Kale tarih içinde çeşitli dönemler yaşamıştır. İ.Ö. 2. yy. başında Romalıların Galatya’yı ( Ankara yöresi) işgalinden sonra kent büyüyerek kale dışına taştı. Roma İmparatoru Caracaila İ.S. 217′ de kalenin surlarını onarttı. 222 – 260 arasında İmparator Severus Alexander ve Velerianus, Perslere yenilince kale kısmen tahrip edildi. 7. yy ‘ ın 2. yarısından sonra Romalılar kaleyi onarmaya başladı. İmparator Konstantinos 688′de dışkaleyi yaptı. IV. Leon ise 740′ da kale duvarlarını onartırken içkale surlarını da yükselmiştir. İmparator Nikephoros ve İmparator Basileios da 9.yy’ da kaleyi onarttılar.

 

     Ankara Kalesi 1073′ de Selçukluların eline geçti. 1101′ de Haçlı komutanı Raimond tarafından alınan kale, 1227′ de bir kez daha Selçukluların eline geçti. Selçuklu Sultanı 1. Alaeddin Keykubat’ ın onarttığı kaleye Sultan II. Keykavus da 1249′da bazı ekler yaptırdı. Osmalılar döneminde onarım görmeyen kalenin surlarını Mısır Valisi M.Ali Paşa’ nın oğlu İbrahim Paşa 1832′ de onarttı. Surların bazı yerlerinde rastlanan sütun başlıkları, lahit ve heykel parçaları, onarımlarda toplama malzemeden yararlanıldığını gösterir.

 

     Bugün kale içindeki değişik dönemlerden kalmış birçok eski Ankara Evi bulunmaktadır. Kaleiçi Mahallesi’nde bulunan eski Ankara evleri, sur duvarları ile çevrili dar ve dik bir alanda konumlandıkları için, planları dar alanlardan en çok faydalanmayı gözeterek yapılmış. İki ya da üç katlı olarak ahşap, kerpiç ve tuğladan inşa edilmişler. Arazi yapısının düz olmaması, alt kat planlarının da düzgün olmamasına yol açmış, ama üst katlar cumba tipindeki çıkıntılarla düzgün bir plana kavuşturulmuş. Alt katlar kışlık olarak, kalın duvarlı ve küçük pencereli yapılmış, üst katlar ise yazlık olarak ince duvarlı ve havadar yapılmış. Geniş saçaklar ve “Cihannüma” denilen yazlık odalar Ankara evlerinin belirleyici özelliklerinden. Ahşap tavan süslemelerinde geometrik kompozisyonlar kullanılmıştır. Bazıları çeşitli hizmetlerde kullanılmaktadır. 17.yüzyılın ortasına doğru, 1640 yılında Ankara’ ya gelen Evliya Çelebi, kenti ve kentteki yaşamı ayrıntılı biçimde anlatmaktadır. Evliya Çelebi önce ünlü Ankara Kalesinden söz eder. “Ankara’nın yüksek bir dağın tepesine dört kat beyaz taştan yapılmış sağlam bir kalesi vardır. Kale iç içe üç kat surlarla çevrilidir. İç kalenin çevresi kayalıktır. Bu yalçın kayalardan kaleye tırmanmak çok zordur. İç kalede topları çeşitli silahlar, cephane ve 600 ev bulunur. İç Kale aşağılarda ikinci sıra surlarla çevrilidir. Dağın eteklerinde ise üçüncü sıra dış surlar yer alır. Bu dış surlarla tüm kent güvenlik altına alınmıştır.”

Akeo

Adresimiz

Menekşe 2 Caddesi No: 20/11
Kızılay - ANKARA

Akeo

İletişim

Telefon : 0 312 231 45 40
Fax Tel :  0 312 231 49 85

Akeo © 2016 Tüm hakları saklıdır.